Finansal piyasalarda ticaret, en stresli, en riskli ama en çekici işlerden biridir. Her gün, küçük ya da büyük sermayelere sahip birçok birey veya şirket, kâr ve gelir elde etmek amacıyla borsa, forex ve kripto para piyasaları gibi çeşitli finansal piyasalarda işlem yapmaktadır.
Bu piyasalarda başarılı olmanın temel noktası, belirli bir zaman diliminde piyasanın genel ve özel eğilimlerini öngörebilme yeteneğidir. Tüm yatırımcılar ve piyasa analistleri, farklı analiz yöntemleriyle bir varlığın ya da tüm bir piyasanın fiyat dalgalanmalarını doğru şekilde tahmin etmeye çalışır ve buna göre alım ya da satım yaparlar.
Bir programcı ve kripto para alanına ilgi duyan biri olarak, bu piyasada işlem yapmak için piyasa ve analiz yöntemlerini incelemeye ve ticaret algoritmalarını kullanmaya çok zaman harcadım. Aşağıdaki makale, bu konudaki deneyimlerimin bir parçasıdır. Umarım bu deneyimler sizin için faydalı olur.
Piyasa analiz yöntemleri
Genel olarak piyasa analizi için 3 yöntem vardır:
1. Temel analiz
Bu analiz türünde, analistin dikkati tüm piyasayı ya da belirli bir hisse senedi veya kripto parayı etkileyen haber ve olaylara yöneliktir. Savaşın başlaması ya da sona ermesi, hükümetlerin yasaklama kararları, düzenlemeler veya faiz artırımı gibi kararlar; bir platformun başarılı ya da başarısız bir güncelleme duyurusu; bir şirketin fon toplaması ya da başarısızlık haberleri; bir projenin geliştirici ekibinin güçlenmesi veya zayıflaması gibi faktörler, belirli bir hisse senedi ya da kripto para birimi veya bir grup varlık üzerinde olumlu ya da olumsuz etki yaratabilir.
2. Teknik analiz
Bu analiz yöntemi, piyasada genellikle aynı sonuçlara yol açan belirli desenlerin ve hesaplama parametrelerinin tekrarına dayanır. Bu desenler ve parametreler üzerinden, piyasanın veya belirli durumların yön hareketi belirlenebilir. Bu yöntem, matematiksel, istatistiksel ve mantıksal analizlere dayanmaktadır.
3. Fiyat hareketi (Price Action)
Bu yöntemin adından da anlaşılacağı gibi, odak noktası fiyat değişimleridir. Bu yöntemde ana varsayım, tüm temel ve teknik analizlerin sonucunun fiyat değişimlerinde yattığıdır ve eğer fiyat değişimlerini açıklayabiliyorsak, piyasa eğilimini tanımlayabiliyoruz demektir. Bu tanım genel bir tanım olsa da, pratikte bu yöntem teknik analizle birçok benzerlik taşır. Ancak geniş bir takipçi kitlesine sahiptir ve bir analiz yöntemi olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemde, bir ya da birkaç kripto paranın farklı zaman dilimlerindeki fiyat hareketleri incelenir ve analist, piyasa eğilimini doğru tahmin etmesini sağlayacak belirli ve tekrarlanan desenleri bulmaya çalışır.
Hangi analiz yöntemi daha iyidir?
Bu sorunun net bir cevabı yoktur. Bazıları, fiyat hareketinin daha iyi bir yöntem olduğunu çünkü teknik ve temel analizlerin çıktısını içerdiğini savunur; bazıları ise fiyat hareketinin tek başına yeterli olmadığını ve en az bir ya da iki teknik analiz yöntemiyle doğrulanması gerektiğine inanır. Ancak genel olarak hiçbir analiz yöntemi kusursuz değildir ve eğer bir kişi piyasada bireysel olarak işlem yapmayı hedefliyorsa, en iyi sonucu ve en düşük riski elde etmek için tüm yöntemlerden faydalanmalıdır. Ayrıca hiçbir analiz %100 doğru olduğunu ve hata yapmayacağını iddia edemez.
Analiz yöntemlerinin halk için temel dezavantajları
Elbette ticaret ve yatırım için analiz yöntemlerini kullandığımızda, tahminlerimizin her zaman doğru olmasını ve işlemlerimizin bize büyük kâr getirmesini bekleriz. Ancak gerçekler bunun tam tersini söylüyor çünkü:
1. Piyasa analizi uzmanlık gerektiren bir iştir. Sadece terimleri öğrenmek ve bazı kalıpları anlamakla ya da kısa bir kurs almakla başarılı bir analist olunmaz. Bu alanda başarı, yeterli bilgiyle birlikte çokça deneyim gerektirir. Bu durumda deneyim, bilgiden bile daha etkilidir.
2. Piyasa analizi durmaksızın devam eden bir süreçtir. Bir analist, ancak analiz onun ana işi olduğunda ve sürekli olarak piyasa gelişmelerinden haberdar olduğunda doğru analizler sunabilir. Aksi takdirde, tahminlerin başarısız olma olasılığı önemli ölçüde artar.
3. Piyasa trendlerinin oluşumunu etkileyen faktörler her zaman hesaplanamaz ya da öngörülemez. Bazen "Market Making" olarak adlandırılan ve daha fazla bilgiye ve sermayeye sahip kişiler tarafından gerçekleştirilen eylemler, tüm analizleri zorlaştırır ve başarısız kılar. Ne yazık ki bu tür faktörler finansal piyasaların bir parçasıdır ve her zaman mevcuttur.
Duygular, düşman mı dost mu?
Finansal piyasalarda özellikle kripto paralarda işlem yaptıysanız ya da analiz eğitimi aldıysanız, karar verme sürecinde duyguların ne kadar baskın olduğunu fark etmişsinizdir. Okuduğum veya izlediğim tüm eğitim materyallerinde ve tavsiyelerde, bir trader’ın duygularını kontrol etmesi ve onlara göre hareket etmemesi gerektiği vurgulanır. Hatta programlanmış robotlarla yapılan algoritmik işlemlerde, robotun duygu barındırmaması bir avantaj olarak değerlendirilir. Yani duyguların ticarette düşman olduğu düşünülebilir. Bu görüşe katılıyor olabilirsiniz, ama ben aynı fikirde değilim. Hatta bu tamamen doğru bile olsa, duygularım düşmanım olacaksa, onu dostuma çevirmeyi tercih ederim.
Gelin piyasa duyarlılığına biraz daha derin bakalım. Yukarıda açıkladığım fiyat hareketi analizinde, piyasa olaylarının fiyatlara yansıdığı belirtilmişti. Fiyat değişimleri, temel ve teknik gelişmelerin sonucudur. Ancak daha derin bir düzeyde bu değişimlerin, piyasa trendlerini yönlendiren duyguların bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz. Ve bu duygular da dışsal faktörler tarafından yönlendirilir. Olumsuz haberler ve analizler korkuya yol açar, korku ise yatırımcıların satış yapmasına ve piyasadan çıkmasına neden olur. Satışlar ve fiyat düşüşü başladığında korku daha da artar ve düşüş devam eder. Sonra bazı kişiler korkularını yener ya da alım için doğru zaman olduğunu hisseder ve piyasaya geri döner. Bu noktada destek oluşur ve fiyat düşüşü durur ama korku hala baskındır. Olumlu haberlerin ve analizlerin yayılmasıyla duygular rahatlamaya yönelir ve bu olumlu akış devam ederse açgözlülüğe dönüşür. Bu da piyasaya girişleri ve fiyat artışını tetikler. Görüldüğü üzere bu döngü tekrarlanabilir ve öngörülebilirdir.
Ancak önemli ve sorgulanması gereken bir nokta var: Duygular tahmin edilebilir mi?
Duygularla ilgili değişmeyen 2 temel ilke vardır:
1. Duyguların sonuçları insanların %99’unda aynıdır. Yani çoğu insan için korkunun sonucu, korkulan durumdan kaçıp güvenli alana yönelmektir. Bu durumda doğal tepki satış yaparak piyasadan çıkmak ve varlık değerini korumaktır. Aynı şekilde, açgözlülük hissi de alım yaparak piyasaya girme ve daha fazla kazanç elde etme şeklinde kendini gösterir.
2. Duygular çok bulaşıcıdır. Eğer bir kişi ya da grup korkarsa, bu duyguyu çevresine veya takipçilerine çok hızlı bir şekilde aktarabilir ve etkisini artırabilir. Açgözlülük için de aynı şey geçerlidir.
Bu açıklamalara göre, gelecekteki duygular tahmin edilemese bile, şu anki duyguların sonuçları öngörülebilir. Kendi deneyimlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki, duygularıma güvenmek uzun vadede daha kârlıdır. Piyasa duyarlılığını keşfetmek için içgüdülerime güvenirim; korku hissettiğimde piyasadan çıkarım, açgözlü hissettiğimde tekrar giriş yaparım. Kripto para gibi yüksek riskli piyasalarda bu stratejiye sadık kalmak, uzun vadede riski azaltır.
Duygusal işlem algoritmaları
Otomatik işlem algoritmaları genellikle duygulardan kaçınmayı hedefler ve teknik analiz veya fiyat hareketi yöntemlerine dayanarak çalışır. Ancak birçok trader bu algoritmaların ve kullandıkları robotların genellikle beklenen sonuçları vermediğini düşünür ve çoğu durumda da haklıdırlar. Fakat hayal edin ki bu robotlar piyasa duyarlılığına göre çalışsa ve mevcut baskın duyguları hızla algılayıp onlara uyum sağlasa, o zaman verimlilikleri büyük olasılıkla tatmin edici olurdu.
Şu anda bu konuda araştırma ve geliştirme yapmaktayım ve yakında sonuçları sizinle paylaşacağım.